Kadına şiddete “DUR” de

Türkiye’de son yıllarda gerçekleşen kadına yapılan şiddet, git gide artıyor, çember iyice genişliyor. Bu duruma ne adalet çare oluyor ne de mahkemeler bir çare bulabiliyor.
Cinayeti işleyener de, sürekli serbest, elini kolunu sallaya sallaya sokaklarda dolaşıyor.

Kadın Cinayetleri Platformu, kadınlara yapılan şiddeti ve ölümü, gözler önüne sermiş. Kadınları koruma yasası yok, olması da bir şeyleri değiştirmiyor. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’nde 5 Aralık 1934’te ‘Kadınlara seçme ve seçilme hakkı’ tanınmıştı. 
5 Aralık 1934’de Türkiye Cumhuriyetinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınırken, o dönemde Avrupadaki bazı gelişmiş ülkelerde dahi, kadınların bu hakkı bulunmuyordu.
Seçme ve seçilme hakkına Fransa’da kadınlar 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960 ve İsviçre’de 1971 yılında kavuştular.

Şimdi ki duruma baktığımızda, günümüzde kadınlar dövülüyor, öldürülüyor ve kadına şiddet gösteren erkekler; adalet karşısında gayet rahatlar, gayet iyiler. Zanlılar, sokakta, caddede, alışveriş merkezlerinde aramızda dolaşıyorlar.

Kadın Hakları Bildirgesi’nde şunlar yer alıyor:

1. Kadın özgür doğar ve yaşamını erkeklerle eşit haklara sahip olarak sürdürür. 

2. Her siyasi topluluğun amacı, kadının ve erkeğin doğal ve daimi haklarını korumaktır. Bu haklar özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve özellikle baskıya karşı koymaktır.

3. Devletin egemenliği, kadınların ve erkeklerin birliği olan ulustan kaynaklanır.

4. Özgürlük ve adalet, bireylere hakları olanı iade etmektir. Kadınlar doğuştan sahip oldukları haklarını kullanırken erkeklerin tiranlığıyla engellenmektedir. Bu engeller, doğanın ve aklın koyduğu yasalarla kaldırılmalıdır.

5. Doğanın ve aklın koyduğu yasalar, topluma zarar verecek tüm davranışları ortadan kaldırır.

6. Yasa, genel iradenin ifadesi olmalıdır. Bütün kadın ve erkek yurttaşlar bizzat ya da vekilleri aracılığıyla yasaların yapım sürecine katılmalıdır. Yasalar bütün yurttaşlara eşit uygulanmalıdır. Kadın ve erkek yurttaşlar, ayrım yapılmaksızın bütün mevkilere kabul edilmelidir.

7. Kadınlar ayrıcalıklı haklara sahip değildir. Kadınlar erkeklerle birlikte aynı yasalara tabidir.

8. Yasalar sadece zorunlu olan, açık ve kesin cezalar koyar. Kadınlar, suç teşkil eden eylemden önce ve yasalara başvurulmaksızın cezalandırılamaz.

9. Yasaların suçlu bulduğu kadına, yasaların öngördüğü yaptırımlar uygulanmalıdır.

10. Hiç kimse fikirlerinden ötürü mahkum edilemez. Kadın idam sehpasına çıkma hakkına sahip olduğu gibi, konuşma kürsüsüne çıkma hakkına da sahiptir.

11. Düşüncelerini ifade etmek, kadınların en önemli haklarından biridir. Bu özgürlük, babaların çocuklarıyla olan babalık bağlarını güvence altına alır. Her kadın, barbarca bir önyargı yüzünden gerçeği gizlemeye zorlandığında şunu söyleyebilir: “Ben, bana verdiğin çocuğun annesiyim.”

12. Kadınların haklarının güvence altına alınması kadınlara ayrıcalık tanımamalı, herkesin yararına hizmet etmelidir.

13. Devletin idari giderleri için kadınlardan ve erkeklerden eşit katkı talep edilir. Kadınlar üzerlerine düşen bu ödevi yerine getirdikleri için meslek, iş ve mevkilerin paylaşımına da katılırlar.

14. Kadın ve erkek yurttaşlar, bizzat ya da vekilleri aracılığıyla vergilerin zorunlu olup olmadığına karar verme hakkına sahiptir. Kadınlar, erkeklerle eşit vergi ödeme ilkesini ancak vergilerin toplanması ve kullanılması sürecine katkıda bulunmaları durumunda kabul ederler.

15. Kamu harcamalarına erkeklerle birlikte katılan kadınlar, resmi makamlardan mali konularda bilgi alma hakkına sahiptir.

16. Hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının kabul edilmediği bir toplumun anayasası yoktur. Ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğunun yapımına katılmadığı yasa yoktur ve geçersizdir. 

17. Birlikte ya da ayrı ayrı, mülkiyet kadının da erkeğin de hakkıdır. Bütün vatandaşlar bu dokunulmaz ve kutsal hakka sahiptir. Yasaların belirlediği kamusal bir zorunluluk bunu açıkça gerektirmediği müddetçe ve önceden belirlenmiş adil bir tazminat ödenmedikçe, hiç kimse ulusun asli miras payından yoksun bırakılamaz.

Gelelim, kadına yapılan şiddetin gözler önüne serilen kısmına:

Kadınların, şiddete maruz kaldığı yaş ortalaması;
0-12 arası, 58 kadın (%3,1)
13-18 arası, 131 kadın (%6,9)
19-25 arası, 382 kadın (%20,2)
26-40 arası, 771 kadın (%40,7)
41-55 arası, 377 kadın (%19,9)
56-70 arası, 128 kadın (%6,8) olarak veri elde edilmiş.

Bitmedi…

Kocası tarafından, 798 kadın öldürülmüş. Tanıdığı bir erkek tarafından, 163 kadın;
erkek arkadaşı tarafından, 223 kadın,
eski kocası tarafından, 134 kadın, öldürülmüş. Diğer kısa ölçümleri yazmıyorum. En ağır kısmı, bunlar…

Kadınların en fazla öldürüldüğü yıl: 2015

Araştırmama devam ettiğimde,
bu defa öldürme bahanesine erişiyorum…
Tartışma/kavga oranında, 325 kadın öldürülüyor…
Bilinmeyen bir sebeple, 439 kadın;
aldatılma şüphesiyle 162 kadın;
kadının boşanma isteğinden, 131 kadın;
kıskançlık bahanesiyle, 68 kadın öldürülüyor.

Kadın ölümleri; en çok 2015 yılında, en az ise, 2012 yılında gerçekleşmiş. Araştırmamın dağılımında, ‘Kadın Cinayetleri Platformu, 2010-2017 yılları arasındaki araştırmaları yer alıyor.

Sonuç olarak, cinayeti işleyip, yakalanan kişi sayısı; 1172 ile son bulurken, 346’sı da intihara sebebiyet veriliyor.
Geri kalan sonuç grafiğinde ise;
Teslim olan, 225;
İntihar girişimi, 90;
Bilinmeyen, 122 sonucuna ulaşılıyor…

Kadınlar, cinayete kurban giderken; adalet kör ve topal olduğu sürece, yerine yetişemez.

1 comments

Yorum bırakın