Bursa’daki yağma sofrasında medyanın yeri

İsrafın her yerde bizimle bir arkadaş gibi kalması sizce normal mi?

Öncelikle böylesi bir soruyla başlayalım.

Toplumuzda gereksiz ve fazla harcamaların yapıldığını görüyoruz. Bazen bizler de yaptığımız harcamanın birkaç saat sonrasında bunu anlıyoruz. Bazen de hiç anlamıyor, israf düzeni içinde saltanatımızı sürdürüyoruz.

Ufak harcamaların önemli olmadığını düşünüyorum. Lâkin şu an, bir ekmeğin, patatesin, domatesin, peynirin, etin gibi zaruri ihtiyaçların dahi çok önemli bir harcamanın olduğunu, onun yerine lüks ayakkabı ve kıyafetlerin alınması da gereksiz olduğunu buluyorum.

Bu da benim için gereksiz harcama olduğu gibi, israfın da en büyüğüdür.

Ekmek alabilen, lüks ayakkabı da alır,” demeyin. Ekmeği almakta zorluk çeken bir babanın evladı, bazen en olmadık harcamaları yapabiliyor.

Bazen de o harcamaları hiç yapamayıp, yırtık ayakkabı ve terlikleriyle sokakta simit satan çocuklar, bileklik, selpak, balon satan çocuklar vardır. Hatta benim memlekette, henüz 10-12 yaşlarına gelmiş çocuklar kışın kömür toplayıp, eve götürüyor; yazın da ayakkabı boyuyor. 21. yüzyılda bu hâlâ var.

Çok iyi hatırlarım. Bir çocuk ayakkabımın spor olduğunu gördü, üzerindeki tozları silebilmek için köpükle temizleme yolunu seçti. Bunun için de bir alternatif üretip, para kazanıyorlardı.

2015 yılından bahsediyorum. Şu an 2020 ve durum aynı…

Toplumumuzda çocuklar dahi eşit şartlarda doğmuyor.

Bu konunun hazin kısmı.

Bir de diğer kısmı var.

Bu kısım da bizim siyasi figürlü, ensesi kalın dediklerimizin yandaşa aktardığı paralar var.

Milyonlar harcanıyor iken, bir tarafta da çalıştırdıkları kurumun borçları unutuyorlar. Yani ev batıyor, kira ödenmemiş; hâlâ lüks alışveriş peşindeler.

Kimden bahsediyorum?

Tabii ki Adalet Kalkınma Partisi’nin kalesi Bursa Büyükşehir Belediyesinden.

İyi Parti Bursa İl Başkanlığı, geçen gün yaptığı bir açıklama ile yandaş medyaya aktarılan milyonları dile getirdi. Üstelik bu milyonlar, Bursa’daki medya organlarına değil; İstanbul merkezli medya organlarına yapıldığını belirtti.

Belediye, yurttaşın hizmetinde olması gerekirken, yurttaştan alınan vergiler, zamlar; yurttaşa hizmet olarak değil de, belediye başkanının kendi propaganda, şov ve sözcülüğüne harcanmış.

Biraz daha inceleyeyim bu milyonları

Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş; sanırım iktidarın gücünü elinde tutarak hareket ettiğinden dolayı, kendisine ait olduğu ortaya çıkan 10 firmanın yanı sıra, şimdi de medyayı paraya boğuyor.

Hatırlarsınız geçen yıl Temmuz ayında ortaya çıkan bir fısıltıdan, AKP’li Aktaş’ın yönetim kurulu başkanı olduğu 10 şirketten her ay en düşük 5 bin liradan toplamda 10 şirketten aylık 50 bin lira alındığı iddia edilmişti. Bu şirketler ise; Burulaş, Burfaş, Binted, Buski, Burbak, Burkent, Jeotermal, Besaş, Tarım A.Ş. ve Kültür A.Ş.’dir.

Geçen günlerdeki yazımda da, bu şirketlere kendi adamlarının yerleştirdiği yer alıyor.

Bu aldıkları paralara da, ‘Huzur Hakkı’ adını vermişlerdi. Elbette ‘Huzur’ diyecekler. ‘Al gülüm, ver gülüm‘ usulüdür bu. Sen paranı vereceksin, huzurlu olacaksın. Bu kadar basit. İktidar yıllardır böyle yürütmüyor mu kendi gemisini. Lâkin biz, o aynı gemide değiliz. Gemiyi okyanusta çeken sandallarda yaşıyoruz.

Bu bir nevi haraca giriyor. AKP’nin yurttaştan dahi vergi, zam diye aldığı aslında bir haraç, soygun değil midir?

Yıllardır Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 3 katrilyon borcunun olduğunu söylüyordu CHP Bursa İl Başkanlığı. Konuyla ilgili yine bir yazımda belirtmiştim.

Tabii aylar sonra bu 5 katrilyona ulaştı.

Bugün de İyi Parti Bursa İl Başkanlığı, yaptığı açıklama ile Bursa Büyükşehir Belediyesinin 5 katrilyon borcunun olduğunu belirtiyor.

Yakın zamanda bu 6 katrilyon olabilir. Sürekli artıyor çünkü. Lâkin şatafat, gereksiz harcamalardan da geri durmuyorlar.

Daha Önce Bursa’nın ilçesi İnegöl’de belediye başkanlığı yapan ve Bursa Büyükşehir Belediyesi koltuğunu zorunlu istifa ettirilen Recep Altepe’den “Enkazı devraldık” diyerek devralan AKP’li Başkan Aktaş, belgelerin de ortaya döktüğü bilgilerle her yıl AKP’nin borazanlığını yapan Akit, Türkiye ve Sabah gazetelerine 584 bin lira yatırmış.

İyi Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

Sabah Gazetesi’nden her ay 20 bin 100 adet, Türkiye Gazetesi’nden her ay 15 bin adet, Akit Gazetesi’nden de her ay 4 bin 500 adet abonelik karşılığı satın aldıran Alinur Aktaş, bu taraflı icraatıyla gazeteler arasında da ayrımcılık yaparak, görevini açıkça kötüye kullanmıştır.

Yanlış anlaşılmasın. Sorumlu habercilik yapan yaygın medya ve özellikle de nitelikli yerel medyanın, bu dönemde güçlükle ayakta durmaya çalıştığının bilincindeyiz ve kesinlikle de desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Burada bir sıkıntı yok.

Yanlış ve kabul edilemez olan, memlekette ve Bursamızda onca gazete, bunca medya kuruluşu varken; sadece 3 iktidar yanlısı gazete kuruluşuna destek olunmasıdır.”

Sadece Bursa’da 3 yandaş gazeteye dahi bu paralar harcanırsa, orası da yanlıştır. Gazeteciliğin ilkeleriyle işini yapan medya organları reklam, ilan ile beslenmesi gerekiyor. Lâkin iktidar, sevmediği medyanın ‘Basın İlan Kurumu‘ yeni adıyla, ‘Basın infaz Kurumu‘ aracılığıyla ilanlarını kesiyor, reklamlarını engelliyor, aç bırakıp, gazeteyi kapattırıyor.

Oysaki Alinur Aktaş’ın haberlerini tüm Bursa medyası yazıyor. Hatta elleri titreyerek, kan, ter içinde yazıyorlar. Aman yanlış olmasın, aman eksik kalmasın. Gösterilerin Bursa’nın yerelinde kalması yetersiz gelmiş belli ki; bu sebeple AKP’li Aktaş, şatafatlı ve gösterişli endamını Saray’a duyurmak için İstanbul merkezli medyaya eski parayla milyonlar harcıyor.

Çünkü Bursa’da da özgür, bağımsız, rahat yazabilen medya kalmadı. Medyanın bu kadar pervasızca hareket etmesi, ülkedeki demokrasi, özgürlük olgusunun yok edildiğini gösteriyor. Bu da bazı medya organlarının işine geliyor. Tecrübesiz, bilgisi kişilerin dans ettiği bir sektör oldu artık.

Bu sebeple de tüm kapılar yüzüme kapanmıştı, Bursa’da da yeni kapıları aralayamadım.

Medyayı kendi borazanlığı için beslemek, kendi sözcüsü haline getirmek, kendi protokolünün bir emireli haline çevirmek; buna göz yummak her alanda suçtur.

Medya, hür ve sesi kısılandan, gözü kör olandan yana olmalıdır.

Kadından, çocuktan, ezilmişten, haktan, hukuktan, emekçiden yana olmalıdır. Oysaki 18 yıllık AKP iktidarı ile medya, ezenden, sermayedarlardan, iktidardan ve paradan yana olmuştur.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş, israfın eşiğine gelen belediyeyi gereksiz harcamalardan, şatafatlı gösterişlerden kurtarmak, belediyenin şehir şebekesi sularının temizlenmesini sağlaması yerine; hazır suların pazarlamasını yapıyor, stadyuma harcanan 1 katrilyon ve T2 tren hattına da ayrılan milyarları ile daha da bataklığın eşiğine sürüklüyor.

Medyası hapsedilmiş, yurttaşı kör edilmiş bir düzenin içinde kim, nereden bilebilir ki bunca harcamayı?

İktidarın da medyayı esir alarak, aktarılan milyonlarla medyayı besleyerek kendi sözcüleri haline getirme girişimi çok normal.

Bu düzen değişmediği sürece, her gelen bu düzenden yeni şeyler koparacaktır.

Yorum bırakın